Genel haciz yolu ile takipte takibin aşamalarına geçmeden önce bazı temel kavramlardan kısaca bahsetmek faydalı olacaktır.
I- İcra-İflas Hukuku, Cebrî İcra Veya Takip Hukuku Nedir?
Bu kavramların tümü aynı anlama gelmektedir. Cebrî icra (Takip hukuku) veya İcra-İflas hukuku, yerine getirilmeyen borçların Devlet zoruyla yerine getirilmesini ifade etmektedir.
Burada kullanılan borç kavramı borçlar hukuku anlamındaki borç ifadesinden daha geniş anlamda düşünülmelidir. Zira cebrî icrada borç, bir paranın ödenmesine ilişkin olabileceği gibi, velayeti anneye verilen bir çocuğun anneye teslim edilmesi mükellefiyetini veya kira bedelini ödemeyen kiracının taşınmazı tahliye etme yükümlüğünü de kapsamaktadır.
Kısaca, İcra-İflas hukuku, borcunu yerine getirmeyen borçluya karşı, alacaklının İcra organına (İcra Dairesi) başvurarak borcun yerine getirilmesini istemesine ilişkin kuralları düzenleyen hukuk dalıdır.
II- İlamlı İcra – İlamsız İcra Nedir?
İlam, bir davada mahkemece verilen kararı bildiren belgeyi ifade etmektedir. İlamlı icra, mahkeme ilamına veya kanunda ilam niteliğinde sayılan belgelere dayanılarak yapılan icra takibidir. İlamlı icrada alacaklı önce mahkemeye başvurarak kendi lehine bir karar alır. Bu karar yerine getirilmediği takdirde, mahkeme ilamı ile birlikte icra dairesine başvurarak bu ilamın zorla yerine getirilmesini icra dairesinden talep eder.
İlamsız icra ise herhangi bir mahkeme ilamına dayanılmaksızın doğrudan icra dairesine başvurularak yapılan takip yoludur.
Konusu paradan başka bir şey olan alacaklar için ilamlı icra takibi yapılmalıdır. Bu tür alacaklar için ilamsız takip yapılamaz.
Konusu para olan alacaklar için ise, alacaklı ilamlı takip yapabileceği gibi, doğrudan icra dairesine başvurarak ilamsız icra yoluna da gidebilir.
III- Genel Haciz Yoluyla Takip Nedir?
Genel haciz yoluyla takip, ilamsız icra türlerinden biridir. Uygulama en sık kullanılan takip yolu genel haciz yolu ile takip yoludur. Genel haciz yolu yalnızca para ve teminat alacakları için başvurulabilecek bir yoldur. Bu yola başvurabilmek için alacağın rehinle güvence altına alınmamış olması gereklidir. Rehinle güvence altına alınmış alacaklar için önce rehne başvurma zorunluluğu vardır. Yani rehinle güvence altına alınmış alacaklar için genel haciz yoluyla takip yapılamaz.
Genel haciz yolu ile takipte alacaklının herhangi bir belgeye dayanmasına gerek yoktur. Elinde alacağını kanıtlayan herhangi bir senet (belge) olmayan alacaklı da bu yola başvurabilir. Peki genel haciz yolu ile icra takibi nasıl başlatılır? Bu yolun aşamaları nelerdir?
Genel Haciz Yolu İle Takipte Takibin Aşamaları
Genel haciz yolu ile icra takibi temel olarak 6 aşamadan meydana gelmektedir.
Bu aşamalar; 1- Takip talebi, 2- Ödeme Emri, 3- Takibin kesinleşmesi, 4- Haciz, 5- Satış, 6- Paraların paylaştırılmasıdır.
1- Takip Talebi
Genel haciz yolu ile takip alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlar. Bu takip talebinin yazılı, sözlü veya elektronik ortamda (UYAP) yapılabileceği kanunda öngörülmüştür. Ancak günümüzde sözlü takip talebinin uygulamasına pek rastlanıldığı söylenemez.
Takip talebi için yasaya uygun şekilde hazırlanmış basılı formlar kullanılmaktadır. Bu formun doldurulup imzalanasından sonra icra dairesine iletilmesiyle takip talebi yapılmış olmaktadır.
Takip talebiyle birlikte, icra dairesince, alacaklıdan bazı harç ve masrafların ödenmesi istenilecektir. Bu harçlar, maktu başvurma harcı ( 2021 yılı itibarıyla 59,30TL) ve peşin harçtan ( alacağın binde 5’i oranında) ibarettir. Ayrıca borçluya tebligat yapılabilmesi için gerekli posta masrafları da takip talebinde bulunan alacaklıdan talep edilecektir.
Takip talebi ve gerekli harç ve masrafların da ödenmesinden sonra icra dairesi tarafından borçluya ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir.
2- Ödeme Emri
Usulüne uygun şekilde yapılmış takip talebini alan icra müdürü ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir. Ödeme emrinde, alacaklıya ve borca ait bilgiler ile ödeme emri tebliğ edildikten sonra borçlunun ne yapması gerektiğini gösteren ihtarlar bulunur.
Bu aşama borçlu açısından son derece önemlidir. Ödeme emrini tebliğ alan borçlunun önünde 7 günlük kısa bir süre bulunmaktadır. Bu süre içerisinde borçlu ya borcu ödeyecek ya da itiraz edecektir. Ancak bu sürede ödeme yapılmaz ve borca itiraz da edilmezse takibin kesinleşmesi söz konusu olacağı gibi, mal bildiriminde bulunulmamış veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulmuş ise borçlunun hapisle cezalandırılması dahi gündeme gelebilecektir. Bu nedenle ödeme emri tebliğ edilen borçlu veya onun adına ödeme emrini tebliğ alan kişiler bu durumu ciddiye almalıdır.
- Ödeme Emrine İtiraz Edilmemesi
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesi ile alacaklının talebi halinde borçlunun malvarlığı üzerine haciz konulabilecektir.
Yedi günlük süre, tebliğin yapıldığı günü izleyen günden itibaren başlayacaktır. Örneğin; 7 Ocak Perşembe günü tebligat yapılmış ise, süre 8 Ocak Cuma günü başlar ve 14 Ocak Perşembe günü çalışma saati bitiminde sona erer. Elektronik ortamda (UYAP) yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.
Yedi gün içerisinde borcunu ödemeyen ve itiraz da etmeyen borçlunun yine aynı sürede mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmaktadır. Mal beyanında bulunmama veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulması halinde borçlunun hapisle cezalandırılması sonucu doğabilmektedir.
- Ödeme Emrine İtiraz Edilmesi
Ödeme emrini tebliğ alan borçlu ödeme emrine itiraz edebilir. Bu itirazın süresi de tebliğden itibaren yedi gündür. Bu itirazın yapılacağı merci ise ödeme emrini gönderen icra dairesidir. Örneğin ödeme emrini İstanbul Bakırköy 13. İcra Dairesi göndermiş ise itirazın bu daireye yapılması gerekmektedir. Ancak borçlu başka bir yerdeki icra dairesine de takibin yapıldığı icra dairesine gönderilmek üzere itirazda bulunabilir. Bu durumda başvurulan icra dairesi, borçlu tarafından gerekli masrafların yatırılmasını müteakip itirazı yetkili icra dairesine gönderecektir.
Borçlu kusuru olmaksızın ödeme emrine itiraz süresini kaçırdıysa itirazını sonradan da yapabilir. Sonradan yapılan bu itiraza gecikmiş itiraz denilmektedir. Gecikmiş itiraz icra dairesine değil, icra dairesinin bulunduğu yerdeki İcra Mahkemesine yapılmaktadır. Söz konusu engelin kalktığı günden itibaren üç günlük sürede gecikmiş itirazın yapılması gerekmektedir. Gecikmiş itirazda takip kendiliğinden durmaz. İtiraz ile takibin durup durmayacağına icra mahkemesi karar vermektedir.
Ödeme emrine itiraz edilirken borçlunun itiraz iradesini yeteri derecede açık bir şekilde bildirmesi gerekmektedir. Örneğin, “bu parayı ödeyemem” gibi bir itiraz yeterli açıklıkta olmadığı için itiraz olarak kabul edilmeyecektir.
Ödeme emrine itiraz nedenleri ileri sürülüş bakımından, imzaya itiraz ve borca itiraz olmak üzere iki başlıkta incelenmektedir. İmzaya itiraz, alacaklının adi bir senede dayanarak takip yapması durumunda borçlunun bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmesidir. İmzaya itiraz yalnızca takibin adi bir senede dayanması durumunda mümkün olmaktadır. İmzaya itirazın geçerli olabilmesi için, imzaya itiraz edildiğinin ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Ayrıca ve açıkça imzaya itiraz etmeyen borçlu senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılmaktadır. Borçlunun imzaya itiraz dışında yaptığı diğer tüm itirazlar ise borca itiraz kapsamında değerlendirilmektedir.
Burada bahsedilmesi gereken diğer önemli bir husus ise, kısmi itirazdır. Kısmı itiraz, borcun tamamına değil bir kısmına itiraz edilmesidir. Örneğin; “alacaklıya borcum vardır ancak borcum ödeme emrinde yazan şekilde 15.000TL değil 5.000TL dir” biçiminde yapılan bir itiraz kısmi itirazdır. Kısmı itirazda son derece dikkat edilmesi gereken nokta ise, borcun ne kadarına itiraz edildiğinin ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekliliğidir. Aksi takdirde itiraz hiç yapılmamış sayılmakta ve takip kesinleşmektedir. “Benim borcum bu kadar değildir” “borçlu olduğum miktar yanlış belirtilmiştir” biçiminde yapılan itirazlar geçersiz sayılmaktadır. Bu nedenle kısmi itiraz yapılacaksa itiraz edilen miktar açıkça belirtilmelidir.
Ödeme emrine itiraz edilmesinin sonucu ise takibin durmasıdır. Geçerli şekilde yapılan itiraz ile takibi kendiliğinden durdurur. Gecikmiş itirazda ise, mazeretin mahkemece kabul edilmesi halinde takip durmaktadır. İtiraz eden borçlu mal beyanında bulunmak zorunda değildir. Kısmi itiraz yapılması halinde, itiraz edilen kesim için takip durur ancak kabul edilen miktar açısından takip kesinleşir.
İtiraz ile takibin durması üzerine takibe devam edilemez. Takibin devamı için itirazın hükümden düşürülmesi gerekmektedir. Bu durumda kanunda alacaklıya iki seçenek öngörülmüştür. Alacaklı ancak, itirazın iptali ve itirazın kaldırılması yollarına başvurarak itirazı hükümden düşürebilecek ve takibin devamını sağlayabilecektir.
3-Takibin Kesinleşmesi
Ödeme emrinin tebliği üzerine itiraz edilmezse veya borcu kabul ettiğini icra dairesine bildirir ise takip kesinleşmektedir. Borçlunun borca itiraz etmesi durumunda ise takip kendiliğinden durmaktadır. Borçlunun itirazı üzerine duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının önünde itirazın iptali ve itirazın kaldırılması şeklinde iki yol bulunduğundan bahsetmiştik. İcra takibi, İcra İflas Kanunu 68 ve 68/b maddelerinde sayılan belgelere dayanıyorsa, yani alacaklının elinde anılan maddelerde sayılan belgelerden biri bulunuyorsa alacaklı itirazın kaldırılması yoluna gidebilir. Elinde bu belgeler olmayan alacaklının ise başvurabileceği tek yok itirazın iptali yoludur. Peki itirazın iptali davası nedir? İtirazın kaldırılması nedir?
- İtirazın İptali Davası
İtirazın iptali davası, borçlunun itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından genel mahkemelerde açılan bir davadır. Bu davada borçlunun icra takibine yaptığı itirazda haklı olup olmadığı belirlenmektedir. İtirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde açılmalıdır. Bir yıl geçtikten sonra itirazın iptali davası açılamaz. Alacaklı bir yıl içerisinde itirazın iptali davasını açmazsa takip düşer.
Mahkeme borçlunun borcu olduğu sonucuna ulaşırsa itirazın iptaline karar verir. Bundan sonra alacaklı bu kararı icra dairesine sunarak takibin devam edilmesini ve haciz yapılmasını isteyebilir. Ayrıca davanın kabulü halinde, alacaklının dava dilekçesinde istemesi koşuluyla, borçlu, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilir. İtirazın iptaline karar verilmesinin diğer bir sonucu da mahkeme kararının tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içerisinde borçlunun mal beyanında bulunması zorunluluğudur.
Mahkeme eğer söz konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine ulaşırsa davayı reddeder. Bu kararın kesinleşmesi ile alacaklı tarafından başlatılan icra takibi iptal edilmiş sayılır. Davanın reddi kararının kesinleşmesi ile takibe konu alacağın mevcut olmadığı kesin olarak belirlenmiş olur ve alacaklı artık aynı alacağa dayanarak borçluya karşı bir alacak davası açamaz. Ayrıca alacaklının kötü niyetle icra takibinde bulunduğu kanısına varılırsa, mahkeme borçluya alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla bir tazminat ödemeye mahkum eder. Tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun talebi gerekmektedir.
İtirazın iptali davasında alacağın esası hakkında hüküm verildiğinden, verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Yani itirazın iptali davasına konu edilen alacak tekrar başka bir davanın konusu yapılamaz.
- İtirazın kaldırılması
Alacaklının elinde İcra İflas Kanunu’nun 68 ve 68/b maddelerinde sayılan belgelerden biri mevcut ise, bu durumda alacaklı dava uzun bir süreç alan itirazın iptali davası açmak yerine, daha pratik bir yöntem olan itirazın kaldırılması yolunu seçebilir. İtirazın kaldırılması İcra Mahkemesinden talep edilir.
İtirazın kaldırılması yolu bir dava değildir. Burada icra mahkemesince sınırlı bir inceleme yapılacaktır. İtirazın kaldırılması yolunda alacaklı yalnızca kanunda sayılan belgelere dayanarak alacağını ispat edebilir. Ayrıca bu yolda tanık ve yemin delillerine başvurulamaz. Bu nedenle yapılan sınırlı inceleme neticesinde verilen kararlar da maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
İtirazın kaldırılmasını talep eden alacaklı, itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 6 aylık süre içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre geçtikten sonra itirazın kaldırılması istenilemez.
İtirazın kaldırılması iki bölümde düzenlenmiştir. Bunlar, borca itiraz halinde itirazın kesin kaldırılması ve imzaya itiraz halinde itirazın geçici kaldırılmasıdır. Bu iki yol arasındaki en önemli fark şudur. İtirazın kesin kaldırılması yolunda, mahkeme alacaklıyı haklı bulursa itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verir. Bu durumda takibe kaldığı yerden devam edilir ve alacaklı haciz isteyebilir. İtirazın geçici kaldırılması yolunda ise, alacaklı haklı bulunduğu takdirde itirazın geçici kaldırılmasına karar verilir. İtirazın geçici kaldırılması kararı alacaklıya ancak geçici haciz isteme hakkı verir. Borçlu itirazın geçici kaldırılması üzerine, borçtan kurtulma davası açmaz veya açtığı borçtan kurtulma davası reddedilirse o halde geçici haciz kesin hacze dönüşür.
4- Haciz
Haciz takibin kesinleşmesinden sonra alacaklının talebi halinde, borçluya ait olup alacağı karşılayacak değerdeki mal veya haklara icra dairesi tarafından hukuken el konulması anlamına gelmektedir. Ancak esasen bu tanım kesin haczi tanımlamaktadır. Bundan başka iki tür daha haciz vardır. Bunlar geçici haciz ve ihtiyati hacizdir. Bu haciz türleri kesin hacze dönüşmedikçe borçlunun malları üzerinde satış hakkı vermezler.
Kesin haciz isteyebilmek için takibin kesinleşmesi gerekmektedir. Borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmemesi veya itiraz edilmişse, yukarıda incelenen itirazın hükümden düşürülmesi yollarından geçilerek borçlunun itirazının bertaraf edilmesi sonucunda takibin kesinleşmesi gerçekleşmektedir.
Haciz ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıl içerisinde talep edilmelidir. Ödeme emrine itiraz edilmiş ise, itirazın iptali veya kaldırılması yollarına başvurulması halinde bir yıllık süre durur. Bu istemler hakkında verilen kararlar kesinleştikten sonra süre kaldığı yerden devam eder. Bir yıllık süre içerisinde haciz istenilmez ise takip dosyası işlemden kaldırılır. Bu durumda alacaklı dilerse takip dosyasını yenileyebilir ve haciz isteyebilir.
5- Satış
Takip hukuku sistemimizde borçlunun haczedilen mallarının alacaklıya bırakılarak borcun karşılanması söz konusu değildir. Hacizli malların satılarak alacağın para olarak alacaklıya ödenmesi gerekmektedir. Haczedilen şey eğer para ise bu durumda bir satış işlemine gerek kalmayacaktır. Ancak haczedilen şey paradan başka bir şey ise haczedilen şeylerin paraya çevrilmesi gerekir.
Haczedilen mallar ilke olarak alacaklının istemi üzerine satılır. İcra dairesinin re’sen satış yapması mümkün değildir. Ancak haczedilen malların değeri süratle düşmekte ve muhafazası güç ise icra müdürünün talep olmaksızın satış yapmasına kanunda olanak tanınmıştır.
Alacaklının satış isteme süresi, taşınır mallar için kesin haczin uygulanmasından itibaren altı ay, taşınmazlar ise için bir yıldır. Süresinde satış talebinde bulunulmadığı takdirde o mal üzerindeki haciz kalkar.
6- Paraların Paylaştırılması (ödenmesi)
İcra takibinin son aşaması paraların paylaştırılması veya ödenmesi safhasıdır. Bu aşamaya, eğer tek bir alacaklı mevcut ise paranın ödenmesi, birden çok alacaklı var ise paraların paylaştırılması denilebilir.
Paranın ödenmesi aşamasına geçilebilmesi için kural olarak haczedilen tüm mal ve hakların satılmış olması gerekir. Paranın ödenmesi için alacaklının talebine gerek yoktur.
Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak eden bütün alacakları ödemeye yetmez ise, icra dairesince paraların paylaştırılmasından önce tamamlama haczi ve sıra cetveli yapılır.
Paraların paylaştırılması sonucunda alacağını tamamen alamayan alacaklıya ödenmeyen alacak tutarı için icra dairesince borç ödemeden aciz vesikası verilir. Bu vesika re’sen düzenlenip alacaklıya verilir. Bu belgenin verilmesiyle borç son bulmaz. Aksine alacaklının bu konudaki hakları daha da kuvvetlenmek suretiyle devam eder. Örneğin alacağın zamanaşımı süresi belgenin düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl olur. Ayrıca alacaklı aciz vesikası ile alacağı ile ilgili resmi bir daire tarafından verilmiş belge elde etmiş olur.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
- KURU, Baki / ARSLAN, Ramazan / YILMAZ, Ejder: İcra İflas Hukuku Ders Kitabı, 26. Baskı, Ankara 2012
- PEKCANITEZ / Hakan, ATALAY, Oğuz / SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral / ÖZEKES, Muhammet: İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı 5. Bası, İstanbul 2018
- ERCAN, İsmail: Uygulamacılar İçin İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 6. Baskı, Ankara 2020